speak for

  1. (a) lehinde konuşmak, savunmak, (b) … adına/namına konuşmak, (c) seçmek, ayırtmak, rezerve etmek.
    The
    first 200 cars of this new model have already been spoken for. (d) açıkça göstermek, ispat etmek, tanıklık yapmak.
    That speaks well for his perseverance: Bu onun sebatını ispat eder.
    a fine job which speaks well for the workers and for the company. (e)
    speak for itself/themselves: apaçık, meydanda, fazla söze/izaha gerek yok.
    The facts speak for themselves: Durum apaçık/meydanda, hakikat ortada.
haklı bir gaye uğruna konuşmak Verb
yeterli kanıt olmak Verb
müzakere etmek Verb
kendi için konuşmak Verb
bir şey hakkında fikir beyan etmek Verb
önergeyi reddetmek Verb